KÖŞE YAZILARI

5 NCİ MEVSİM: ASGARİ ÜCRET MEVSİMİ

 

 

2025 ‘in 5nci mevsimine girdik: Asgari ücret mevsimi.

Aslında bu mevsim aynı zamanda kum kekliği, kınalı keklik, çil keklik, yaban tavşanı ve tilki avının serbest olduğu av mevsimi. (25 Ekim 2025’ ile 18 Ocak 2026 arası)

Av ve yaban hayvanlarının ve yaşam alanlarının korunması, zararlılarıyla mücadele usul ve esasları hakkında yönetmelik:

Yaban hayvanlarının beslenmesine, barınmasına, üremesine ve korunmasına imkân veren doğal yaşam ortamları tahrip edilemez, doğal yapıları değiştirilemez.” Ve

“Hayvanlara acıçektiren, uzuvlarına zarar veren, davranışları üzerine olumsuz etkisi olan; taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat çerçevesinde yasaklanan kapan, tuzak ve benzeri yöntemlerle doğal yaşamdan toplanan, yakalanan av ve yaban hayvanları ile aynı yöntemlerle yakalanarak diğer ülkelerden Türkiye’ye ithalatı yapılan av ve yaban hayvanları ve bunlardan elde edilen her türlü ham ve işlenmiş ürün, trofe ve tahnitin ticareti yasaktır.”

hükümlerini amirdir.

Teşbihte hata olmazmış.

İktidar, emekçi avına çıkmış görünüyor.

Av hayvanlarının beslenmesi, barınması, üremesi ve korunması için onlarca tedbir almasına rağmen, emekçilerin bu ihtiyaçlarınıkarşılamamak için elinden geleni yapıyor.

Bu amaçla da seri tuzak yöntemini kullanıyor.

-       “Asgari ücret tespit komisyonu” oluşturulma şekli bir tuzak,

-       Alım gücünü korumanın “Zam” olarak açıklanması ayrı bir tuzak,

-       Yapılacak düzenleme için bir sonraki yılın enflasyon hedefini esas almak ayrı bir tuzak, (Örnek: 2025 hedefi % 17 idi yaklaşık % 34 oldu)

-       Başka ülkelerin asgari ücretlerini nominal rakam olarak kullanmak ayrı bir tuzak,

-       TUİK verilerini kullanmak ayrı bir tuzak,

-       Av mevsimi başından itibaren bazı rakamlar telaffuz edilerek emekçilerin fikren hazırlanması yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmek başka bir tuzak.

Bu tuzak serisinin birinden kurtulsan diğerine yakalanacaksın.

Hem de av hayvanlarının yakalanmasında bile tuzak kullanmak yasak iken.

Emekçi örgütleri de asgari ücretin belirli esaslarabağlanmasında ısrar etmek yerine,adeta avcının namlusuna fişek sürmek istercesine,komisyonun yapısını tartışıyor.

“Tartışma konusunun öznesi yanlışsa sonuç ne olursa olsun yanlıştır” ilkesinden habersizmiş gibi duruyorlar.

Aslında habersiz değiller tabi: tribünlere tiyatro oynuyorlar.

Tiyatronun yazarları :

o   Emekçi örgütlerinin yöneticileri rahatlarından memnun,

o   İşverenler memnun,

o   Hükumet zaten memnun.

Çünkü yıllardır aynı tiyatroyu “kapalı gişe” oynuyorlar.

Seyirciler her defasında, tiyatro boyunca homurdansa da sonundaalkışlıyorlar.

            Aslında her iki taraf ta biliyor ki sonuçta çıkacak rakamla emekçilerin :

o   Dengeli beslenmesi,

o   Barınması

o   Üremesi

o   Korunması mümkün olmayacak.

Yüzde 50 si asgari ücrete mahkum olan ülke emekçilerinin evlerinde, karbonhidrat ve işlenmiş gıdalarla beslenen, zekaları düşük, değerlerini kaybetmiş, çetelere yönelmiş şiddet eğilimli ve sağlıksız nesiller büyüyecek.

            “Keşke”dememek için emekçi örgütleri başta olmak üzere bu ülkeyi seven herkes tarafından tüm platformlarda asgari ücretin;

-       Milletvekili maaşının yüzde bilmem kaçının,

-       Yurt içi gayri safi milli hasılanın yüzde bilmem kaçının,

-       Kişi başı milli gelirin yüzde bilmem kaçının,

-       Altın fiyatlarının yıllık ortalamasının yüzde bilmem kaçının,

-       Bir evin ( iki kişinin çalıştığı kabul edilerek) toplam geliri yoksulluk sınırının

altında olamaz gibi belirli esaslara bağlanmasınınısrarla savunulmasını,

Doğru algılama için yapılacak artışın;

-       İçinde bulunulan yılın başındaki alım gücünü koruyacak kısmına yani gerçekleşen enflasyon oranı kadarına “düzenleme

-       Bunun üzerinde yapılacak kısım için “zam” sözcüğünün kullanılmasını öneriyorum.

Emekçilerin mutlu olmadığı bir ülkede kimse mutlu olamaz. Olmamalı da.

02 Aralık 2025 Çorlu