KÖŞE YAZILARI

BELEDİYE KABUSU (1.Gece) 

Geceydi...

Başımı yastığa koydum ama düşünceler başını almış gitmiş. Gözüm tavanda, aklım pazarda...

“Bu kafayla uyunmaz Abuzer” dedim kendi kendime. Derken… bir rüya sardı beni.

Ama öyle masalsı, pamuk şekerli değil. Bildiğin kabus!

Bir belediye gördüm rüyamda…

Ama nasıl desem... demokrasi var diyorlar, ama rafta duruyor. Tozlu. Süslü. Hiç açılmamış kutu gibi. Başkan ne derse o! Yasa? O da neymiş! Başkanın sesi anayasaya dönüşmüş adeta. Hoparlör değil, gökten yankılanıyor sesi: “Olur!”

Sistemin adı: Tek-ses demokrasi. Mikrofonu görünce aslan kesilen bir yapı... Ama sokağa inince kaldırım çukuruna takılıyorlar, haberleri yok. Personel gülse: “Sen bana mı gülüyorsun?”

Yağ çeken terfi ediyor, çalışan terliyor ama yerinde sayıyor.Kriter mi? Liyakat değil, yaltaklanma! 

Başkan yardımcıları var…

Takım elbiseli, ajandalı, ciddi suratlı.

Ama yetki? Sıfır! Kalem bile ellerinde protesto edercesine duruyor.Görev tanımları net! ”Fotoğraflarda dekor"

Belediye meclisine uğradım rüyamda...

Bir üye ağzını açtı, hop! Gözler patladı üstüne.

Bakışlarla sansür yedik resmen. Kararlar nerede alınıyor? Gece 23.30’da kafede, çay, kahve eşliğnde. Sabah da “oy birliğiyle geçti” diye açıklanıyor. “Şeffafız” diyorlar, ama cam buzlu… arkası labirent!

Park yapmışlar mahalleye dediler.Gittim.

İki salıncak, bir bank, etrafı telle çevrilmiş.

Park değil, açık cezaevi sanki.

Çocuk değil, mahkum gibi hissediyor insan.

Üstüne bir tabela: “Geleceğe Nefes”

Neyse ki nefes almak hala ücretsiz!

Bir meydan kalabalığı… köfte dağıtılıyor.

“Acaba yerel gastronomi festivali mi?” dedim.

Meğer seçmeni geziye gönderiyorlarmış!

Otobüs var, menü var, selfie köşesi var…

Yok yok! Bir tek eksik var. Belediye personelinin maaşı!

Ruhsatsız işyerleri? Açık.

Ceza? Kesiliyor, sonra “yanlışlıkla oldu” deyip geri alınıyor. Ama bir memur beş dakika geç kalsa…

Tutanak, savunma, disiplin, hatta sürgün!

Belediye binasının önünde mahşeri kalabalık.

“Alım varmış” dediler. Akraba, komşu, hemşeri, sınıf arkadaşı...Hepsi alınmış. İşi bilen yok, ama soyadı tanıdık, yüz aşina. Maaş? Parça parça. Kaynak? Arazi.Sanki belediye değil, mirasyedi holdingi!

Devlet kurumları da vardı rüyamda…

Zen felsefesiyle nirvanaya ulaşmış gibiler.

Görmez, duymaz, konuşmaz…

Dillerinde tek bir cümle:“gereği yapılır.”

Tasarruf? Var elbette…

Klimalar 22 yerine 24 dereceye alınmış!

Ama başkan yemeğe bile makam aracı ve eskortla gidiyor. Sonra da Instagram’da #Halklaiçiçeyiz etiketiyle paylaşıyor.

Tam o sırada çığlık attım:

“Yeteeer! Bitsin bu kabus!”

Birden uyandım… Odamdayım.

Yanımda bizim belediyenin “mükemmel hizmetlerini” anlatan broşür...“Meğer rüyaymış…” dedim. 

Bizim başkan öyle mi ya?

Bizimki gece yarılarına kadar çalışır, park, bahçe, asfalt denetler. Yardımcıları pırıl pırıl, Harvard mezunları halt etmiş! Personel desen gül gibi. Meclis desen demokrasi taşar.

İhaleler, teminler... Cam gibi şeffaf!

Akraba torpili mi? Bizde olsa da, “uzaktan uzaktan” bile alınmaz!

“Ohhh, Allah’ım sana şükür… Bizimki gibi belediye yok dünyada” dedim içimden.

Sonra bir dışarı baktım…

Köşe başında hala aynı çukur, havada hala aynı koku.

Broşüre bir daha baktım...

Ve kendi kendime sordum: “Ya ben hala uyanmadıysam"

 

Vatandaş Abuzer