KÖŞE YAZILARI

DİPLOMALI DİPLOMASIZLAR

İşte buyurun size yeni model; Diplomasızlığın kariyer garantisi, diplomanın ise işsizlik belgesi sayıldığı günlere hoş geldiniz..
Aman canım, o da neymiş? CV'nize ekleyip işe alınamayacağınız, KPSS ile yıllarca devlet kapısında süründüğünüz, mülakatta "torpiliniz var mı?" sorusuna cevap veremediğiniz sürece bir işe yaramayan o kağıt parçası mı? O artık sadece süslü çerçevelerde duvar süsü…
Çünkü artık memlekette iki grup var:
Diplomasız diplomalılar ve Diplomalı diplomasızlar
                 ***
Birçok diplomam var inanır mısın?
Hepside Gerçek üstelik!
Okuyarak aldım.
Sabahlayarak, sınav stresiyle, kucağımda çocuğumla finallere girip çıkarken yaşlanarak...
Ama ne çare?
Bugün o diplomalar, sahte bir özgüvenin yanına bile yaklaşamıyor.
 Kendi diplomalarıma not düşesim geliyor bazen:
Evet, bu kişi gerçekten derse girmiştir. Şahitleri vardır.”
                    ***
Şimdi artık diploma dediğin şey,bilgiden çok belirsizlikle ölçülüyor.
Kimininki devletin verdiği, kimininki matbaanın!
Kiminki sınıf sırasından, kiminki banka sırasından.

Ama diplomaya gerek olmadan da neler yapılmaz ki!
Düğün salonundan çıkan 'danışmanlar',
Whatsapp grubunda yönetici olan 'stratejistler',
Youtube'da iki video izleyip 'ekonomist' kesilenler,
Görgü tanığı olup hukuk uzmanlığına soyunanlar,
Hiç kitap okumadan entelektüel olanlar,
Hepsi sistemin gözbebeği!
                     ***
Diplomalarımın gölgesinde ofisimde otururken şöyle bir TÜİK’e göre ne var ne yok bakayım dedim. Gördüklerim göreceklerimin aynası mıydı bilinmez ama yazılanlarda vahimdi bir o kadar.

-Her 10 üniversite mezunundan 3'ü işsiz.
-Lise mezunu olup kamuya "tanıdıkla" girenlerin oranı ise yüksek lisanslı işsizlerin iki katı.
-2025 itibariyle, en çok iş bulanlar: ehliyetli müteahhitler, köşe yazarı görünümlü Twitter fenomenleri ve CV’sinde “baba mesleği” yazanlar.

Düşünüyorum da ( çok şükür hala bu yetimimi  kaybetmemişim ) nedir biz bu diplomalıların ortak özellikleri diye .Fazla soru soruyoruz onu fark ettim. (rahatsız edici bir şey bu tabii).
Çoğunlukla Analitik düşünüyoruz (işverenlerin kabusu bu).
Hah en vurucu tarafımız “Neden?” deriz, “Nasıl?” deriz , “Niye” deriz…
Oysa ki sistem, “sus ve itaat et” diyenlerle daha uyumlu çalışır.
“Üniversite mezunu olmanıza gerek yok, takım çalışmasına yatkın olun yeter.” Derler. Tercümesi de; “Sorgulamayın, yöneticinin kahvesini düzgün getirin yeter” dir.

Kendi okuduğu üniversiteyi bile tanımayan insanlar, başkalarının diplomasını sorguluyor.
Torpille girilen makam odalarında, yıllarını bilime vermiş insanlar küçük düşürülüyor.
Ama sorun yok. Bizde başarı; bilgiyle değil, bağlantıyla ölçülüyor.

Diplomalı olmak bilgi verir, diplomasız olmak bazen cesaret…
Ama “diplomalı diplomasızlar” çağında, cehaletin cüretini, bilginin tevazusuna tercih ediyorlarsa artık söylenecek de söz kalmıyor bizlere  ne dersiniz?

Saygılarımla
Semanur Saygın ÖZAY  / 07.08.2025