TEKİRDAĞ

KAPÜŞON ALTINDAKİ İL BAŞKANLIĞI

 

Cumartesi sabahı saat 02.00 suları…

Anahtar Parti Ergene İlçe Başkanı Mehmet Bozdağ’ın davetiyle, partinin 1. kuruluş yıl dönümü etkinliğine katılmak üzere yola çıktık.Etkinlik için kaldırılan araçta ilçe yönetimi ve partililer vardı.

Hava soğuk, yol uzun ama gözlerde aynı ışık... İNANMIŞLIK

Araç konforlu değildi belki ama sohbetin sıcaklığı o eksikliği bastırıyordu. Bir yanda Ankara’daki coşku konuşuluyor, diğer yanda partinin geleceği tartışılıyordu. Kimi “Bu defa farklı olacak” diyordu, kimi “Yeter ki samimiyet bozulmasın” diye ekliyordu.

Yani o otobüste sadece insanlar değil, bir inanç da Ankara’ya taşınıyordu.

Sabah 08.30 civarında bir dinlenme tesisinde mola verdik.Ancak kısa bir mola, sabır testine dönüştü.

Araç arızalandı, bekleyiş iki saate uzadı. Ama o iki saat, aslında yolculuğun en öğretici kısmıydı.

O süreçte ilçe yönetimiyle uzun uzun sohbet ettim.

Kiminin gözünde uykusuzluk, kiminin sesinde umut vardı ama hepsinin ortak noktası şuydu:

“Bu partiye inandık. Çünkü dürüst siyaset istiyoruz.”

Kadın üyelerin hazırladığı yollukları, İlçe Başkanı Mehmet Bozdağ bizzat dolaşıp ikram etti.

Sıfır ego, yüksek samimiyet. O küçük jest, teşkilatın ruhunu anlatmaya fazlasıyla yetiyordu.

Tam o atmosferin ortasında, dinlenme tesisine İl Başkanı Yavuz Avcı geldi. Yanında iki yönetim kurulu üyesiyle… Üzerinde eşofman, başında kapüşon…

“Yol hali” diyebilirsiniz ama mesele kıyafet değil, haldi.

Ne otobüsün yanına geldi, ne partililerle selamlaştı.

Sanki özellikle görünmez olmak için uğraşıyordu. 

Sanki oradakiler kendi partilileri değilmiş gibiydi.

Bir partinin ruhunu kim taşır?

Genel Başkan mı, teşkilat mı, yoksa kapüşon mu?

Sayın Avcı belli ki o sabah “liderlik” yerine “düşük profil” modunu tercih etmişti. Belki siyasetle mesafe arasındaki çizgiyi yanlış ölçtü. Ama siyaset, kapüşonla değil, yürekle, iletişimle yapılır.

Bir il başkanının oradaki insanların gözlerinin içine bakması gerekirdi. Çünkü o gözlerde inanç vardı.

Ama belli ki başkan inancını Ankara’ya doğru yola çıkarken Tekirdağ’da unutmuştu.

O iki saatin sonunda araç çalıştı, yeniden yola koyulduk.

Ankara’da salon doluydu, atmosfer coşkuluydu, genel merkez diri ve organizeydi. Ancak aklım hala sabahın ayazında, dinlenme tesisinin kenarında kapüşonun altına gizlenmiş bir “il başkanı” görüntüsündeydi.

Üzücü ama gerçek. Bazı il başkanları, hala lider olmayı sadece “görevlendirme yazısı” zannediyor.

Oysa liderlik, sabahın sekizinde üşüyen partilinin elini sıkmaktan geçer.

Kısacası samimiyet, hiçbir kapüşonun altına sığmaz.