MANSPLAİNİNG: Bilgiyle Yarışamayanların Susturma Şekli…
02/07/2025 13:08 | Son Güncelleme : 03/07/2025 06:31 | Okunma Sayısı : 145 | Semanur Saygın Özay

"Kadın Konuşur, Erkek Açıklar”
Bazen bir cümle kuruyorum. Noktasına bile varmadan, bir ses giriyor araya.
"Yani senin demek istediğin aslında şu…"
Hayır. Benim demek istediğim zaten oydu! Ama yetmiyor. Kadının ağzından çıkan cümleler, bir erkek tarafından “yeniden şekillendirilmeden” kamuoyuna sunulamıyor anlaşılan.
Meclis üyesi olduğum dönemden bu yana, ne zaman bir şey söylesem, ardından biri mutlaka çıkıp “aslında şöyle demek istemişsin” diyerek beni düzeltme cüretini gösteriyor.
Bugünlerde bu davranış sosyal medya üzerinden de devam ediyor.
Yazıyorum.
Kaynakla, verilerle, deneyimle.
Ama belli ki bazı erkeklerin hoşuna gitmiyor.
Çünkü bilgiye sahip olan bir kadının sesi, onların kurduğu düzenin konforunu bozuyor.
Bilgili kadın, bilgiyi açıklayacak adamı gereksiz kılıyor.
Ve işte tam burada başlıyor mansplaining festivali.
Kelimelerime filtre.Cümlelerime giren erkek düzeltisi. Deneyimime duyulan sonsuz güvensizlik.
Mansplaining yeni bir kelime olabilir ama davranışın kendisi mağara duvarlarına "Ben daha iyi avlanırım" diye yazı kazıyan atalarımıza kadar uzanır.
Yerel siyasette yıllarca görev yaptım.
Meclis toplantılarında, sahada, çalıştaylarda…
Fikrim vardı, dosyam vardı, önerim vardı.
Ve çoğu zaman “çok güzel düşünmüşsün ama…” diye başlayan cümlelerle susturuldum.
Ne zaman toplumun can yakan bir meselesine dair söz söylesem, hemen bir erkek geliyor ve bana bir şey "açıklamaya" başlıyor.
Sanki okuduklarımı ben değil de Google Translate okumuş gibi.
Sanki bu şehirde benim ayak izim yokmuş gibi… Oysaki ben bu şehirde yaşayan kendi işimi kurmuş ,taşın toprağın altını da, üstünü de tanıyan, hem yerin katmanlarını, hem toplumun katı kurallarını kazıyarak öğrenen bir kadınım.
Siyaset Mi? Konuş Ama Uzatma.
Yerel siyasetin içinde, bir kadın olarak mikrofonu aldığınızda iki şey olur:
1.Sözünüz kesilir.
2.Dinlenmiş gibi yapılır.
Bir komisyon toplantısında önerimi sunuyorum. Aylarca çalışılmış, saha gözlemlerine dayanan bir öneri. Karşımdaki erkek meslektaşım başını sallıyor:
“Çok tatlı bir öneri. Ama biraz hayalci olmuş.”
Tatlı. Hayalci.
İşime ve emeğime bir çay tabağı süsü gibi davranılıyor.
Ardından aynı öneriyi kendi cümleleriyle ifade ediyor. Herkes "işte vizyon bu!" diyor.
İçimden geçen tam da şu: “Ben az önce onu söyledim ya a sevgili vizyonerler.”
Biliyorum ki, burada ses değil, cinsiyet yankı buluyor.
Bilim de aynısını söylüyor.
2018’de George Washington Üniversitesi'nin çalışmasına göre, kadınların sözünü kesme oranı erkekler tarafından %33 daha fazla.
2012 tarihli başka bir araştırmada, kadın akademisyenlerin konferans sunumları sırasında erkek meslektaşları tarafından daha sık kesintiye uğradığı ve açıklama üstüne açıklamaya maruz kaldığı belgelenmiş.
Yani kadın konuşur, erkek açıklamaya başlar.
Kadın bilgi verir, erkek onu “daha anlaşılır” hâle getirir (!).
Buna psikolojide “erkek özgüveni önyargısı” (male overconfidence bias) deniyor. Yani bir erkek, bir konuda uzman olmasa bile kendine duyduğu yüksek güvenle açıklama yapmaya daha meyilli oluyor.
Kadın ise uzman bile olsa kendini daha fazla ispatlamak zorunda hissediyor.
Bu yüzden yerel ticaret odası toplantısında bir kadın “Bu yatırım risklidir” dediğinde, yan koltuktaki adam hemen söze girer:
“Yani risklidir ama aslında bakarsanız..."
(Hayır, aslında bakmasak olur mu?)
Ticarette “Şekerim” Diye Başlıyorsa, Fikir Bitmiştir
Kadın olarak iş dünyasında bir fikriniz varsa önce şu 3 evreden geçer:
- "Tatlısın ama…"
- "Bunu biz zaten düşünmüştük."
- "Şimdi zamanı değil."
Ben bu evrelerden geçerek fikir sunmaya alıştım.
Bir defasında, bir ilçedeki esnaf ağı için toplumsal fayda odaklı bir öneri sundum.
Sözüm bitmeden, bir iş insanı (!) şöyle dedi:
“Hanımefendi, ticaret mantık işidir, duygusal olmamak lazım.”
Yani kadın fikir verirse, “duygusaldır”.
Erkek verir, “stratejik bakmıştır.”
Oysa ben kar-zarar analizini defalarca yapmışım. Ama sesim, “erkek frekansı”nda çıkmadığı için ciddiye alınmıyor.
Yine bilim yardımımıza koşuyor. Kadınların söylediği fikirler ancak bir erkek tarafından tekrar edildiğinde fark ediliyor. Bu fenomene "HEPEATİNG” deniyor.
Artık şu açık ve net:
Benim cümlelerim “tatlı” değil, hakikatin kendisi.
Ben susarsam, çok şey eksik kalır.
O yüzden açıklamaya kalkmayın…
Dinleyin.
Bilgi Kadından Gelince Tedirgin Oluyorsanız, Sorun Bilgide Değil ki: Sizde
Kadınların susturulmasına gerekçe arayan herkes şunu unutmasın:
Ben senin konforun bozulmasın diye konuşmaktan vazgeçmem.
Ben sustukça değil, konuştukça var oldum.
İster meclis kürsüsünde, ister sosyal medyada…
Benim sesimi kesecek bir açıklama daha yazılmadı.
Artık herkes şunu bilsin:
Bilgili bir kadını susturmaya çalışmak, bilginin önüne erkek egosuyla set çekmektir.
Ve Benden Size Son Söz;
Mansplaining yapanlara sözüm yok artık.
Çünkü ben çoktan onların anlayamayacağı kadar derin,
hazmedemeyeceği kadar sağlam,
ve tahammül edemeyeceği kadar kadın bir yerdeyim.
Beni açıklayamazsınız.
Ben zaten kendimi anlattım…!
SEMANUR SAYGIN ÖZAY- 01.07.2025






Bunlar da ilginizi çekebilir
BAYRAM YORGUNU İŞÇİLER
2 ay önceDARAĞACINA SIĞMAYAN TARİH
1 ay önceERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI
429 milyon TL’lik devlet yatırımıyla yükselen Ergene Devlet Hastanesi, kamu hizmetinin nasıl “yerel algı aracı”na dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği. Projenin sahibi devlet, ama sahiplenen belediye yönetimi. Yani Devlet Yapıyor, Belediye Story atıyor.
1 ay önce