Arama

DARAĞACINA SIĞMAYAN TARİH

05/05/2025 12:18 | Son Güncelleme : 25/05/2025 04:00 | Okunma Sayısı : 207 | Semanur Saygın Özay


DARAĞACINA SIĞMAYAN TARİH

Ulucanlar Cezaevi...
Buraya yolu düşen herkesin yüreği daralır.
Artık bir müze olan bu yapı, Bir zamanların korku dolu duvarlarıyla değil, hatıralarıyla örer sizi içine.
Sizi bir tarih değil, doğrudan bir his karşılar: Hüzün
Boğuk bir sessizlik, soğuk taşlar ve geçmişin uğultusu ve ağır yükünü taşırsınız orda…

Her hücresinde çığlık yankılanır gibi bir isyanın, her adımda bir hayatın bir yalnızlığın izleri var.
Ama en çok da, avlusundaki darağacında solmuş hayatların.
Göz göze gelmekten kaçındığınız bir tanık o.
Onun karşısında konuşmak güçtür.
Boğazınız düğümlenir.
Gözyaşlarınız tutulmaz..
Çünkü orası, tarihin asılmaya çalışıldığı yerdir.

Neden mi bugün Ulucanlar Cezaevi?
Çünkü bugün 6 Mayıs.
Üç fidanın, üç gencin darağacında can verdiği gün.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan.
Yalnızca üç isim değiller ki.
Onlar; ezber bozan, soru soran, inandıkları yolda yürüyen üç delikanlıydı. Onlar, hayal ettikleri bir Türkiye için yürüyenlerdi
Eşitlik istediler, bağımsızlık dediler.
Bir dönemin idealleri, hayalleri, cesaretidir o üç fidan.
Ve bugün, tam 53 yıl sonra, hâlâ yüreklerde yaşıyorlar.
Çünkü bazı kayıplar susmaz, konuşmaya devam eder.

6 Mayıs 1972’deTürkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı cebren ilga” ettikleri gerekçesiyle Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildiler
Suçları, bu ülkenin daha eşit, daha adil bir geleceğini hayal etmekti.
Ve bu hayaller, o günün şartlarında birer tehdit sayıldı.
Adlarına türküler yazıldı, şiirler söylendi.
Sokaklara, parklara isimleri verildi.
Onların uğruna can verdiği değerler, bir neslin vicdanına emanet edildi.

Ben yıllardır bu sürecin detaylarını araştıran, özellikle de idam oylamasında kimlerin ne oy verdiğini merak eden biriyim.
Ulucanlar Cezaevi’ni gezdikten sonra bu merak, artık bir sorumluluğa da dönüşmüştü.

İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’in oylamada “hayır” oyu verdiklerini biliyordum.
Ama bir de kabul oyu verenlerin listesi vardı.
Ve o listeye bakmak, bir vatandaş olarak içimi acıttı.

İşte o günün rakamları:

  • TBMM üye sayısı: 450
  • Oy kullanan: 323
  • Kabul: 273
  • Ret: 48
  • Çekimser: 2
  • Katılmayan: 118

Adalet Partisi (AP) 251 milletvekiliyle en kalabalık gruptu.
218’i “kabul” dedi.
33’ü katılmadı.
Hiçbiri “hayır” demedi.

CHP 140 milletvekiline sahipti.
28’i kabul dedi, 66’sı oylamaya katılmadı, sadece 47’si ret oyu verdi.
Ve Türkiye İşçi Partisi'nin tek milletvekili Mehmet Ali Aybar da, “hayır” oyu kullananlardan biriydi.

Peki ya Tekirdağ?
O dönemin dört milletvekilinden ikisi AP’liydi: Nedim Karahalil ve Mustafa Sabri Sözeri. Her ikisi de oylamaya katılmadı.
CHP’li Yılmaz Alpaslan, RET oyu verdi.
Güven Partisi milletvekili Orhan Öztrak ise KABUL oyu kullandı.
Bu dört isimden sadece biri “hayır” dedi.
İkisi sustu.
Biri “evet” dedi.
Bazı hayatlardaki sessizlikler, bazı sözlerden daha ağırdır.
Bazı “evet”ler ise vicdanlardan hiç silinmez.

Bugün 6 Mayıs…
O üç gencin idamının üzerinden 53 yıl geçti.
Ama hâlâ unutulmadılar.
Çünkü onlar ölümü göze alırken, yalnız kendileri için değil; bu ülkenin çocukları, işçileri, öğrencileri, yoksulları için konuştular.
Darağacına boyun eğmeden yürüdüler.

Onların susmadığı yerde, biz nasıl sessiz kalabiliriz ki?
 

Kaynak:

  1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, 24 Nisan 1972 tarihli birleşim — 6 Mayıs 1972 tarihli idam oylaması kayıtları.
  2. Ulucanlar Cezaevi Müzesi Resmî Web Sitesi – Kültür ve Turizm Bakanlığı
  3. Ahmet Şık, “Dar Ağacında Üç Fidan”, BirGün Gazetesi, 6 Mayıs özel sayısı, 2006.
  4. “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Mirası”, T24, 6 Mayıs 2022.

 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

429 milyon TL’lik devlet yatırımıyla yükselen Ergene Devlet Hastanesi, kamu hizmetinin nasıl “yerel algı aracı”na dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği. Projenin sahibi devlet, ama sahiplenen belediye yönetimi. Yani Devlet Yapıyor, Belediye Story atıyor.

2 hafta önce
Yorumlar