Arama

OTLAMAK...

15/06/2025 22:52 | Son Güncelleme : 10/08/2025 08:50 | Okunma Sayısı : 236 | Semanur Saygın Özay


OTLAMAK...

Kimi kelimeler zamanla doğrudan anlamlarının sınırlarını aşar, insan doğasına ayna tutar hâle gelir. 

Şimdi şöyle düşünün...

Süleymanpaşa sahilinde yürüyorsunuz.

Deniz bir yanda iyot kokusuyla ciğerleri açarken, kiraz tezgâhları da mis kokusuyla can çektiriyor diğer yanda..

Bir çocuğun gözü kirazda... ama dikkat!

Aman diyeyim, bakarken fazla yaklaşmayın.

"OTLAMAK YASAKTIR" yazısı ile karşı karşıya kalıyorsunuz!

Sadece bak ve geç. Koklama da ekstra ücrete tabi olabilir!

Basit bir uyarı mıydı bu?

Yoksa yanlış bir dille söylenmiş büyük bir söz mü?

 Bu yıl anladık ki kiraz sadece çekirdekli bir meyve değil, aynı zamanda sınır kapısı, güvenlik hattı, belki de bir egemenlik simgesi.

Aslında bu ifade sadece tezgâha değil, hayata dair bir metafor hâline geldi o gün.

"Otlamak yasaktır" deyip sınırlayan bir zihniyetin, vatandaşı önce izleyici sonra tüketici sonra da “potansiyel suçlu” ilan etmesi.

Eskiden kiraz ikram edilirdi ya da “tat bakalım” denirdi.

Şimdi “tat” demek değil, “dokunma”, “yaklaşma”, “havayı da kirazlı soluma” dönemi.

Emek mi? Haklısınız… Ama Ya Üslup?

Evet, emek var. Güneşin altında, elinde sepetle uğraşan insanlar var. Yorgunluk var, alınteri var..

Ama o emeğin ağırlığını vatandaşa laf sokarak taşımak da ,biraz “demlenmiş ego” işi değil midir?

“ikram edemeyiz, anlayışınız için teşekkürler” denemez miydi mesela

belki o zaman tezgâh başında sinir değil, gülümseme olurdu. 

Ama yok!

Biz ne yaparız?

Koskoca festivalin ortasına, bir karikatür gibi uyarı asarız.

Hem de öyle bir kelime seçeriz ki…

“Otlamak” — hani neredeyse hayvani bir imaj çizen kelime…

Vatandaş da kiraz tezgâhına yaklaşınca keçi mi oluyor, koyun mu? 

Yasaklarla yönetilen bir festivale hoş geldiniz.

Oturmak yasak, gülmek şüpheli, el uzatmak tehlikeli,

ve tabii ki "otlamak yasak"… Halk festivaliymiş...

Neşeymiş, paylaşmakmış, imeceymiş, kiraz kardeşliğiymiş…

Kiraz tezgâhına göz ucuyla bakarken, esnafın “dur” bakışıyla irkilmek,bir festival değil, sanki bir “alarm sistemi” .

Kiraz yemeye değil, uslu uslu bakmaya geldik biz.

Ağzınızı açmayın, sepetlere yaklaşmayın, en iyisi gözlerinizi de kapayın.

Burası festival değil, vitrin!

Ama elinizi sürerseniz, “teşhir ürünü zarar gördü” muamelesi görürsünüz, benden söylemesi.

Bu yıl anladık ki, Tekirdağ’ın kirazı tatlı ama dili biraz ekşi.

Bir dahaki sene tezgâhlara ‘Göz teması yasaktır” yazarsanız tam olur. Hatta QR kodla uzaktan kiraz gösterimi de ekleyin ki ,dijitale de geçmiş olalım..

Kiraz tadınla günler dileğiyle…

Saygılarımla

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

429 milyon TL’lik devlet yatırımıyla yükselen Ergene Devlet Hastanesi, kamu hizmetinin nasıl “yerel algı aracı”na dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği. Projenin sahibi devlet, ama sahiplenen belediye yönetimi. Yani Devlet Yapıyor, Belediye Story atıyor.

3 ay önce
Yorumlar