Kutlu olsun mu, bilemiyorum.
Belki de “kutlu olsun” demekten çok, “artık yeter” deme günü bugün.
Kadının olduğu her günü önemserim.
Çünkü biz, takvimlerde işaretlenen birkaç “özel gün”den ibaret değiliz.
Hele bugün gibi, yüzyıllık mücadelelerin, bedellerin, direnişlerin üzerine kurulmuş günler…
Seçmek, seçilmek…
Benim için, içimize doğuştan işlenen o savaşçı ruhun, hayatta ete kemiğe bürünmüş hali.
Dünya nüfusunun yarısı kadın.
Ama tarih boyunca yarım insan bile sayılmadık çoğu zaman.
Köle edildik, yok sayıldık, eve kapatıldık, adı konmamış esaretlere mahkûm edildik.
Bir zamanlar nüfus sayımlarına bile dahil edilmiyorduk biz.
Erkekler sayılırdı, hayvanlar sayılırdı…
Kadın yoktu.
Ancak 1882’de modern nüfus sayımında ilk kez kadınlar da “var” kabul edildi.
İnsanın içi acıyarak “Nereden nereye…” demek istiyor.
Ama sonra başka bir ses fısıldıyor içimizde:
“En azından sayılara dahil edilmek mi bizim büyük kazanımımız?”
Bize bu asla yetmezdi.
Nitekim Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e de yetmedi.
Cumhuriyet kurulduğunda, sadece bir devlet değil, aynı zamanda yeni bir hayat biçimi inşa edildi.
Ve o hayatın merkezine, erkeğin gölgesinde değil, yanında ve eşit durması gereken kadın konuldu.
17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun ile:
-
Kadın, erkeğin “malı” olmaktan çıkıp özgür birey oldu,
-
Eğitim hakkını,
-
Çalışma hakkını,
-
Miras hakkını,
-
Tek eşlilik ilkesini,
-
Erkeğin iki dudağı arasına sıkışmış “boş ol” ile dağılan hayatların son bulmasını kazandı.
Bugün bize “normal” gelen her şey, o günün kadınları için sarsıcı bir devrimdi.
Sonra,
1 Nisan 1930’da belediyelere,
5 Aralık 1934’te TBMM’ye seçme ve seçilme hakkı tanındı.
1935’te ilk kez 18 kadın milletvekili Meclis’e girdi.
2018’de bu sayı 101’e çıktı, temsil oranı %17,41 oldu.
Rakamlar artmış gibi görünüyor ama kalbimize soralım:
Gerçekten eşit miyiz?
Bugün, yani 2025’te, seçme-seçilme hakkımızın üzerinden 91 yıl geçmişken,
Türkiye’de kadınların siyasette, iş hayatında, sokakta, evde eşitsizliğe uğradığını hepimiz biliyoruz.
Ben fark ediyorum,
Peki siz?
Eşit olmayanların, eşit şartlarda yarışması mümkün mü?
Bir tarafın yükü omuzunda ev, çocuk, bakım, görünmeyen emek;
Diğer tarafın önü, sistem tarafından açılmışken…
Sosyal ve ekonomik olarak eşit olmadığımız bir ülkede,
“Buyurun, siyaset sahnesi eşit, hepiniz koşun” denilse ne değişir?
Biz, dinamik bir dünyada, kendi adımıza, kendi sesimizle, kendi kimliğimizle var olmak istiyoruz.
İkinci plana itilmek, susmak, geri durmak bize göre değil.
Hiç olmadı.
Bugün, hayatını riske atmak pahasına yaşadığı cinsel tacizi açıkça anlatan kadınlar var.
Onların her cümlesinin içinde korku da var, öfke de var, umut da…
Yüzyıllar boyunca susturulmuş, ayıplanmış, suçlu ilan edilmiş kadınların torunlarıyız biz.
Bizi susturmak istediler,
Ama artık susmadığımız her kelimede biraz daha çoğalıyoruz.
Ne yaparlarsa yapsınlar,
Bizi okuldan uzaklaştırsalar,
Çalışma hayatından dışlasalar,
Kamusal alanda pes ettirmeye çalışsalar bile,
Biz kadınlar bilinçlenmeye devam edeceğiz.
Etmek zorundayız; kendimiz için, birbirimiz için, çocuklarımız için.
Ah biz kadınlar…
Hep “anne”, “bacı”, “eş” sıfatlarıyla mı anılacağız?
Anne olmayan, bir erkeğin bacısı, karısı olmayan kadınlar yok mu sayılacak?
Biz, hep bir erkeğin etiketleriyle mi tanımlanacağız?
Biz kadınlar, bu toplumda hiç mi “sadece kendimiz” olarak var olamayacağız?
Yurdum kadınları…
Bedenleriyle, ruhlarıyla, kimlikleriyle baskılanan,
Sandıkta seçebilen ama erkek egemen siyasette seçilmek için hâlâ duvar delen, yok sayılan, görmezden gelinen kadınlar…
Biliyorum, yoruldunuz.
Bazen “Değiyor mu?” diye sorduğunuz anlar oluyor.
Ama biz, birbirimizin gözlerine baktığımızda cevabı biliyoruz:
Evet, değiyor. Çünkü biz başka türlü var olmak istiyoruz.
Tek yapacağımız;
Atatürk’ün aydınlığını rehber edinmek,
Bilinçlenmek,
Birbirimize omuz vermek
ve kendi potansiyelimizi, hiç kimseden izin beklemeden ortaya koymak.
Bugün, takvimde bir gün değil sadece.
Bugün, içimizden yükselen bir çağrı:
Artık zamanı geldi…
CAM DUVARLARI YIKMA ZAMANI!
Sevgi ve saygılarımla,
Semanur SAYGIN ÖZAY
Jeoloji Mühendisi & Kent Bilimci
04.12.2025