Arama

SUS(UZ) YAZ…

Yıl olmuş 2025. Bilim, teknoloji, yapay zekâ, Mars’a koloni derken... hâlâ musluktan akabilen suya “şanslıyız” diyorsak, bir yerde ciddi bir ironi var demektir.

23/07/2025 12:17 | Son Güncelleme : 24/07/2025 02:15 | Okunma Sayısı : 67 | Semanur Saygın Özay


SUS(UZ) YAZ…

Susuz yazlar artık Yeşilçam’dan çıkıp mahallelerimize  taşındı.
Kurgu değil, gerçek. Film değil, felaket. Ve inanın, Tarık Akan bile kurtaramaz bu senaryoyu.

Hatırlarsınız değil mi?
Türk sinemasında sansür engeline takılan ama 1964 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alan “Susuz Yaz”…
Toprak ve suyun üzerinden yükselen mülkiyet kavgasını anlatıyordu.
Mülkiyet, iktidar, susuzluk…
Ne tesadüf, bugün yine aynı temalar sahnede.
Ama bu kez kamera yok.
Sadece suskunluk var.
Ve bolca susuzluk.

Kuraklık mı dediniz?
Aman canım, biz zaten kışın da yaz havası yaşadık. "Nasılsa klima var" kafasıyla,  devekuşu misali gömdük kuma kafamızı, toprağı kuruttuk; barajlara, yeraltı sularına nazar değdirdik.
Amann Zaten doğaya da fazla yüz verince şımarıyor (!)

Ama neyse ki...
Belediyelerimiz boy boy billboardlarla su tasarrufunu hatırlatıyor.
Her sabah tazyikli suyla yıkanan kaldırımlarımız da bunu okuyordur belki.
Bir yandan “çim sulamayın” deniyor, öte yandan lüks sitelerin peyzajı yağmur duasına çıkmadan yemyeşil.
"Bizim su akıyor ama komşuda kesikmiş" diyene "ne şanslıyız" diye cevap veriyoruz, yüzümüz bile kızarmadan.

Mahallede biri susuzluktan bahsederse hemen klasik cevap gelir:
"Valla bu sene barajlar yüzde 12 doluymuş, ama geçen seneye göre iyiymiş."
Buna “umut” deniyor artık.
Baraj değil, umut seviyesi ölçüyoruz.

Peki Tekirdağ’daki barajların gerçekte ne durumda olduğunu biliyor muyuz?

·         Naip Barajı: Yüzde 2 doluluk oranı. Sadece 1 ay yetecek içme suyu kalmış.

·         Türkmenli Göleti: Yüzde 3 ile neredeyse kurumuş.

·         Karaidemir Barajı: Yüzde 11 – suyun kıymetli olduğu dönemleri hatırlatıyor.

·         Sadece Çokal Barajı yüzde 65 ile nispeten iyi durumda. Ama o da her şeye yetmiyor.

Yani sadece bir baraj “az çok dolu”, geri kalanlar içimizi kurutuyor. Suyun tükenişi artık afişlerle değil, çeşmelerden gelen sesle anlaşılıyor: Sessizlikle.
Akıyorsa da kahverengi rengiyle..

Susuzluk konuşulunca rahatsız olanlar var çünkü.
Sanki suyun kesilmesi değil de, konuşulması ayıp.

Peki günlerimizi susuz geçirmeye asıl sebep ne?
Değişen iklim mi, yoksa değişmeyen insan davranışları mı?
Yoksa bölgemizde obez şekilde büyüyen sanayi ve kentleşmenin doymak bilmeyen iştahı mı?
Bir yer kuruyorsa, bir yerde çok harcanıyor demektir.
Bu denklemde “doğa” hep kaybeden taraf.

Musluktan akan suyun rengini de, içeriğini de konuşmak belki başka bir yazıya kalacak.
Ama şimdilik…
Bu yaz hem susuzuz…
Hem de fazlasıyla suskun!


Saygılarımla
Semanur SAYGIN ÖZAY
Jeoloji Müh & Kent Bilimci
23.07.2025



Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

429 milyon TL’lik devlet yatırımıyla yükselen Ergene Devlet Hastanesi, kamu hizmetinin nasıl “yerel algı aracı”na dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği. Projenin sahibi devlet, ama sahiplenen belediye yönetimi. Yani Devlet Yapıyor, Belediye Story atıyor.

2 ay önce
Yorumlar