Arama

TATLI ŞİDDET VE GİZLİ ŞİDDET: Funny Games’e Eagleton, Zizek ve Derrida’dan Bakış

Normalde köşemde Hollywood klasiklerini yorumluyorum. Ancak bu çalışma, Michael Haneke’nin Funny Games filmini akademik bir çerçevede ele alan özel bir incelemedir. Kuramsal referanslar (Eagleton, Zizek, Derrida) kullanılarak şiddetin estetik, ideolojik ve anlam düzeyindeki temsilleri analiz edilmektedir. Bu nedenle dil ve yaklaşım, alıştığınız köşe yazısı formatından farklıdır.

18/10/2025 10:17 | Son Güncelleme : 05/11/2025 06:08 | Okunma Sayısı : 245 | Hasan Öztürk


TATLI ŞİDDET VE GİZLİ ŞİDDET: Funny Games’e Eagleton, Zizek ve Derrida’dan Bakış

 

Bu çalışma, gazeteci meslektaşım Beyza Demirtaş’a ithaf edilmiştir.

ÖZET

Michael Haneke’nin Funny Games (1997/2007) filmi, sinema tarihinde şiddetin temsil biçimlerini radikal bir biçimde sorgulayan yapıtların başında gelir. Film, şiddeti estetize eden sinemasal geleneğe meydan okurken, izleyicinin şiddetle kurduğu bilinçdışı ilişkiyi de açığa çıkarır. Bu çalışma, Funny Games’i Terry Eagleton’un “tatlı şiddet” kavramsallaştırması, Slavoj Zizek’in “gizli/sistemik şiddet” yaklaşımı ve Jacques Derrida’nın temsil ile anlam arasındaki kırılmalar çerçevesinde okumaktadır. Böylece film, şiddetin estetik, ideolojik ve anlam düzeyindeki krizini analiz eden çok katmanlı bir deneyim alanı olarak ele alınmaktadır.

 

1. GİRİŞ

Şiddet, sanat ve edebiyat tarihinin en eski temalarından biridir. Aristoteles’ten bu yana tragedya, izleyiciye acı yoluyla bir arınma, bir katharsis sunmayı amaçlamıştır. Michael Haneke’nin Funny Games filmi, bu geleneği radikal bir şekilde sorgular. Şiddeti göstermeyi reddeder ve bunun yerine temsilin kendisini tartışmaya açar. Film, izleyiciyi pasif bir tüketici olmaktan çıkarıp, şiddeti deneyimleyen ve sorgulayan bir özneye dönüştürür.

Bu çalışmanın amacı, Haneke’nin filminde şiddetin estetik, ideolojik ve anlam düzeyindeki temsillerini incelemektir. Terry Eagleton’un “tatlı şiddet” kavramı, Zizek’in sistemik şiddet analizi ve Derrida’nın yapısöküm yaklaşımı, filmdeki sinemasal stratejileri anlamlandırmak için temel kuramsal araçlar olarak kullanılacaktır.

2. ŞİDDETİN ESTETİKLE İMTİHANI

Terry Eagleton, Tatlı Şiddet: Edebiyat, Şiddet ve Etik Üzerine Bir Deneme adlı eserinde, şiddetin estetik formlarda “tatlı” bir haz nesnesine dönüştüğünü belirtir. Acı, biçim kazandığında büyüleyici hale gelir. Haneke ise Funny Games’te bu büyüyü bozarak şiddeti estetize etmek yerine estetiği şiddetin aracına dönüştürür. Film, “şiddeti temsil eden” değil, “şiddet temsilini temsil eden” bir sinemadır.

2.1 Tatlı Şiddetin Yıkımı ve Anti-Trajedi Estetiği

Eagleton’un “tatlı şiddet” kavramı, seyirciye sunulan acının biçimsel hazla dengelendiği estetik anlayışa işaret eder. Haneke, bu estetiği bilinçli olarak reddeder. Örneğin çocuğun öldürüldüğü sahnede, kamera eylemi göstermez; yalnızca ses duyulur ve ardından uzun bir sessizlik gelir. Bu strateji, seyircinin katharsis beklentisini boşa çıkarır ve trajedinin güvenli mesafesini yıkar. Sonuç olarak izleyici, suçluluk ve rahatsızlık duygusuyla yüzleşir.

3. TEMSİLİN YAPISÖKÜMÜ: DERRIDA

Haneke’nin filmi, yalnızca şiddeti göstermekten kaçınmaz; aynı zamanda şiddetin temsilini yapısöküme uğratır. Jacques Derrida’nın “yapısöküm” kavramı, anlamın kendi karşıtını içinde taşıdığı fikrine dayanır. Funny Games, gerilimi başlatıp sonra sabote eden bir anti-gerilim olarak işler; bu durum Derrida’nın fark ve erteleme(differance) kavramıyla örtüşür. Şiddetin doğrudan gösterilmemesi, izleyiciyi anlamı kendi zihninde üretmeye zorlar ve temsilin şiddetini açığa çıkarır.

3.1 Dördüncü Duvarın Yıkılması

Paul karakterinin kameraya dönerek izleyiciye konuştuğu sahne, Derrida’nın “metin dışı yoktur” ilkesinin sinemasal karşılığıdır. İzleyici artık pasif gözlemci değil, anlatının bir parçasıdır. Kamera, anlamı sabitlemek yerine sürekli kaydırır ve erteler. Film, anlamın ve şiddetin çözülüşünü deneyimleten bir yapısöküm alanına dönüşür.

4. İDEOLOJİK ŞİDDET VE OYUNUN KURALLARI

Slavoj Zizek, şiddeti üç düzlemde inceler. Öznel (doğrudan fiziksel saldırı), simgesel (dil ve kültürel kodlar aracılığıyla işleyen) ve sistemik (toplumsal yapının ürettiği) şiddet. Funny Games, bu üç düzlemi sahneye taşır. İki saldırganın kibar ve teatral konuşmaları - “Bir oyuna ne dersiniz?”- simgesel şiddeti görünür kılar ve modern toplumun şiddetle kurduğu dolaylı ilişkiye ayna tutar.

Haneke’nin “oyun” metaforu, Zizek’in sistemik şiddet kavramıyla birleşir. Medya, televizyon ve eğlence kültürü aracılığıyla şiddet sıradanlaşır. İzleyici, bu oyunların pasif tüketicisine dönüşür. Haneke’nin kamerası ise bu sistemik şiddeti görünür kılarak konfor alanını parçalar.

5. SONUÇ

Funny Games, Eagleton’un “tatlı şiddet”ini estetik düzlemde çökertirken, Zizek’in “gizli/sistemik şiddet”ini ideolojik düzlemde ve Derrida’nın yapısökümünü anlam düzleminde açığa çıkarır. Film, izleyiciyi sadece temsilin nesnesi değil, öznesi haline getirir. Haneke, modern izleyiciyi şu soruyla baş başa bırakır:

Şiddeti kınarken mi izliyoruz, yoksa izlerken mi kınıyoruz?”

Sessizlikteki bu yankı, filmin en radikal ve etik açıdan sarsıcı yönüdür.


KAYNAKÇA

-Eagleton, T. (2017). Tatlı Şiddet: Edebiyat, Şiddet ve Etik Üzerine Bir Deneme (Çev. A. D. Temiz). İstanbul: Metis Yayınları.

-Eagleton, T. (2018). Edebiyat Kuramı: Giriş (Çev. T. Birkan). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

-Zizek, S. (2010). Şiddet: Altı Kenarından Bir Bakış (Çev. T. Birkan). İstanbul: Metis Yayınları.

-Zizek, S. (2002). İdeolojinin Yüce Nesnesi (Çev. C. B. Akal). İstanbul: Metis Yayınları.

-Derrida, J. (2010). Gramatoloji Üzerine (Çev. İ. Birkan). Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

Etiketler : Michael Haneke Funny Games tatlı şiddet sistemik şiddet Derrida yapısöküm sinema etiği. Zizek
Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

ERGENE DEVLET HASTANESİ'NİN VİTRİN POLİTİKASI

429 milyon TL’lik devlet yatırımıyla yükselen Ergene Devlet Hastanesi, kamu hizmetinin nasıl “yerel algı aracı”na dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği. Projenin sahibi devlet, ama sahiplenen belediye yönetimi. Yani Devlet Yapıyor, Belediye Story atıyor.

5 ay önce
Yorumlar