Arama

THE PHILADELPHIA STORY (Philadelphia Hikayesi) 

04/10/2025 08:13 | Son Güncelleme : 05/10/2025 20:04 | Okunma Sayısı : 8 | Hasan Öztürk


THE PHILADELPHIA STORY (Philadelphia Hikayesi) 

Hollywood’un altın çağından çıkan The Philadelphia Story (1940), ilk bakışta eğlenceli bir romantik komedi gibi görünüyor. Ama aslında film, aşk üçgeninin ötesinde sınıf farklarını, toplumsal rolleri ve bireyin kimlik arayışını incelikle işliyor.

KUSURSUZ TANRIÇADAN İNSAN TRACY'YE

Tracy Lord, başlangıçta soğuk ve kusursuz bir “tanrıça” gibi resmediliyor. Katharine Hepburn’ün zarafeti sizi büyülüyor ama araya bir mesafe de koyuyor. Bu imaj, filmin açılış sahnesinde Cary Grant’in canlandırdığı Dexter ile yaşadığı komik kavga sırasında bile sürüyor; Dexter’ın Tracy’yi kapı dışarı ederken yüzüne elini dayadığı sahne, karakterlerin çatışmasını bir kahkaha eşliğinde kuruyor.

Maskeler düştükçe Tracy’nin kusurlarıyla insan olduğunu görmeye başlıyoruz. Hepburn bu dönüşümü öyle incelikle oynuyor ki film, kadınlara yüklenen “mükemmel olma” baskısını hafif bir ironiyle eleştiriyor.

DIŞARIDAN BAKAN GÖZ

James Stewart’ın canlandırdığı gazeteci Mike Connor, izleyiciye bir rehber gibi eşlik ediyor. Üst sınıfın ihtişamına hem hayran kalıyor hem de keskin bir eleştiri yöneltiyor. Özellikle sarhoş olduğu sahnede, Tracy’nin evinde içini dökerken hem mizah hem de duygusallık bir arada sunuluyor. Bu performans Stewart’a Oscar kazandırarak sinema tarihine geçti.

ARINMA VE YENİDEN DOĞUŞ

Filmde su metaforu dikkat çekiyor. Tracy’nin gece yarısı havuza atlaması, “kusursuz olma” iddiasından sıyrılıp insani yanlarını kabul ettiği bir yeniden doğuş anı. Bornozla salonda dolaşırken aslında sadece Dexter’a değil, izleyiciye de kusurların ve kırılganlıkların insana dair olduğunu hatırlatıyor.

GÖRSELLİK VE ZERAFET

Tracy’nin şık kostümleri başlarda soğuk ve mesafeli imajını pekiştirirken, havuz sahnesindeki rahat kıyafetler onun insanileşmesini simgeliyor. Malikanenin ihtişamı, ışık kullanımı duygusal değişimleri zarif bir şekilde destekliyor. Hatta Dexter ile eski fotoğraflara bakarken görülen kısa sahne, bütün bu görkeme nostaljik ve kişisel bir dokunuş katıyor.

NEDEN İZLEMELİSİNİZ? 

The Philadelphia Story, yalnızca romantik bir üçgen değil; üst sınıfın ihtişamı ile bireyin kırılganlığı, maskeler ile gerçek yüzler arasındaki dengeyi incelikle anlatıyor. Katharine Hepburn, Cary Grant ve James Stewart’ın performansları sizi ekrana kilitleyecek. İzlerken hem gülecek hem de kendi maskelerinizi sorgulayacaksınız. 85 yıl sonra bile tazeliğini koruyan, izlemeye değer bir klasik. 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorumlar